Hedefimiz, Sürekli Öğrenme Kültürü Yaratmak. Peki Nasıl?
Bir de ben anlatmak istedim....
İlkokul, ortaokul, dört yıl lise hatta bir sene staj programı. Ardından 4 yıl üniversite tabi uzamadıysa. Yeteri kadar öğrendik mi? Peki öğrendiklerimizin hepsini sadece okullarda mı öğrendik?
Okul hayatından önce, sobaya dokunmamamız gerektiğini nasıl öğrendik? Pipeti içimize çekmeyi nasıl öğrendik? Aslında bunların birçok bilimsel açıklaması var ama işin özü deneyim kazanmak...
Öğrenmenin sadece okulla sınırlı olmadığı konusunda hem fikiriz zannediyorum. Peki öğrenme süreci neden okul bitince duruyor? Çalıştığımız firmalarda, aldığımız unvanlar öğrenmeyi durduruyor mu? Bu unvanlar işlerimizde uzman olduğumuzu hissettiriyor bize. Ya öğrenme devam ederse ne olur? Sürekli öğrenme kültürü hayatımızın her alanında devam etse? Ne kazanırız?
Ben söyleyeyim birçok şey.
Yaşam boyu öğrenmeyi kolaylaştırmak için, çalışma ortamının ve işverenin destekleyici ve besleyici olması oldukça önem kazanıyor. Bu kapsamda şirketler yenilikçi çalışmalar yapmaya, eğitim ve gelişim departmanlarını güçlendirmeye çalışıyorlar. Peki bu işin yolu nedir? Nasıl bir şirkette yaşam boyu öğrenme yaratılır?
Cevabı oldukça basit. Gelişmeyi, risk almayı, beceri kazanmayı sağlayan bir öğrenme kültürü yaratarak.
Sürekli Öğrenme Kültürü Yaratmanın 3 sadeleştirilmiş yolu:
1-Güven merkezli bir öğrenme ortamı yaratmak:
Gelişimi desteklemek ve açık olmak bu işin tam merkezinde zaten ama yeterli mi? Hayır.
Şirketinizdeki tüm unvanları düşünün. Bu unvanlara sahip olan bir kişi bir öğrenme ortamında soru sormaktan çekiniyor mu? Burada bir yanlış var. Soru soran kişi, o konudaki bilgi eksikliğini de ortaya koymalı. ‘’Ben bunu bilmiyorum’’ diyen bir yönetici/çalışan öğrenmek için ilk adımı atmıştır demektir. ‘’ Ben bunu bilmiyorum’’ demek o kadar kolay olmasa da güven ve gelişim odaklı bir öğrenme ortamı bunu sağlayabilir. Yöneticiler/çalışanlar bu güven ortamında bilmediklerini özgürce söyleyebilmeliler. İlk aşama kesinlikle güven ortamı sağlamak.
2-İyileştirme alanları tanımak:
Nerede yanlış yaptığınızı, nelerin eksik olduğunu, hangi alanlarda kendinizi geliştirmeniz gerektiğini bilmeniz kesinlikle bir yetenek işi. Bu eksikleri kabul etme yeteneğini fark ettiyseniz işte öğrenmek için ilk adımı attınız. Şirketinizde bu eksikleri gözlemleyen ve size kabul etme yeteneğini kazandıran bir ekip varsa sırtınız yere gelmez 😊 Sizlere yetkinlik ve öğrenme yolculuğu tasarlayan bir ekip iyileştirme alanınızı size açmış demektir. Şimdi hedefe doğru ilerleme zamanı.
3-Öğrenme ufkunu genişletmek:
Herkes farklı bir insan bunu unutmamak gerekir. Herkes farklı şekilde yazı yazar, imza atar, şarkı söyler. Herkes farklı şekilde öğrenir. Takım arkadaşlarınıza farklı öğrenme yöntemleri sunuyorsanız doğru yoldasınız demektir. İlk aşama olarak kişilerin öğrenme yöntemlerini analiz etmek ve gerekirse eğitimin içinde o kişilere özel dokunuşlar yapmak bugün bir kişiyi, yarın on kişiyi, diğer gün yüz kişiyi kazandıracaktır. Aslında denizyıldızı meselesi işte.