Utku Haser
Utku Haser

Anlatıcının Yolculuğu 7!

:Kalabalık Yalnızlık / Yalnız Anlatıcı
Kalabalık Yalnızlık (Türk Dil Kurumu & T.C. Ankara Üniversitesi Yılın Kelimesi 2024)
Geçtiğimiz günlerde bir eğitime katıldım. Bu sefer katılımcıydım. Yaşam boyu öğrenme meraklısı birisi için bu harika bir fırsattı. İtiraf edelim sizinle aynı mesleği yapan birisini dinlemek oldukça zor. İnsanın durmadan iç sesinden eleştiriler çıkıveriyor. ‘’Ben olsaydım bunu şöyle yapardım’’ sesleri sizi rahatsız bile edebilir.
Sevgili Eğitmen & Yazar Ömür Doğan bir gün duyduğum en kısa ve en komik espriyi anlatmıştı aklıma o geldi. ‘’İki eğitmen bir araya gelmişler ve susmuşlar’’ Buradaki eğitmen kelimesini anlatıcı olarak düşünebilirsiniz. İşi anlatmak olan insanlar için bu derin bir anlama sahipti.
Tüm bu iç sesleri bastırıp öğrenmeye açık olmak da ayrı bir gelişim alanı herkes için. Gandhi ‘’Ağzın açıksa öğrenemezsin’’ der. Bunu iç sesimiz için de bir kural olarak görebiliriz.
Esas konuya gelecek olursak sanırım tek sorun iç sesim değildi. Anlatıcı küçük bir salonda bizden çok uzaktaydı sanki. Durmadan büyük şirketlerde yaptığı büyük yöneticiliklerden bahsediyordu. ‘’Ben direktörken…’’
Katılımcılara söz vermeden sadece birikimlerini anlatmaya başladı. Şirketin CEO’sunu yakından tanıdığını CEO’ya isimle hitap ederek belli etmeye çalışıyordu. ‘’Geçen gün Meltem ile oturuyoruz…’’
Öğle arası geldiğinde bizimle yemeğe bile gitmedi. Yalnız kalmak istiyordur yorulmuştur diye düşündüm. Sosyal medyada CEO ile olan hikayesini görünce bu düşüncem de rafa kalktı.
Ve daha bir sürü şey…
Dedim ya siz de anlatıcı olunca eleştirel bir gözle bakıyorsunuz. Bir anda yalnız olmadığımı gördüm.
Anlatıcı katılımcılara özel hiçbir anlatı yapmamıştı ve bizimle bir bağ kurmaya çalışmamıştı bile. Durmadan statü kurmaya çalışması benim gibi genç katılımcıların gözünde çoktan anlatıcıya maçı kaybettirmişti.
Son yıllarda üzerinde en çok durduğum konu da bu doğrusu. Benim yaş grubumdaki dinleyiciler statü görmekten ziyade var olduğunu belli etmek ister. Düşünceleri, bakış açıları sorulsun ister ve en önemlisi statüden uzak bir bağ kurmak ister. Akran öğrenmesi içerisinde eşit bir öğrenme ortamı bunun tek yöntemi oluyor aslında.
Yapılan tüm bu statü ve duruş çizme çabaları anlatıcının salonda yalnızlaşmasına sebep olmuştu. Sonuç sosyal medyadan bile takip etmediğimiz bir anlatıcı. Küçücük ve kalabalık bir salonda yalnızlaşan bir anlatıcı.
Sosyal medyada binlerce takipçisi olan, LinkedIn’da binlerce beğeni alan, çalıştığı reklam ajansı ile sürekli kişisel gelişim videoları çekilen ama küçük bir salonda katılımcılar ile bağ kuramayan yalnız bir anlatıcı.
İnternetteki milyonlarca sanal beğeni salondaki 15 gerçek beğeniye yenilmişti.
Peki ne yapmalı?
‘’Ben olsaydım’’ ile başlayan cümlelerden uzak deneyim dolu önerilerden bahsedeceğim size.
-        Sosyal medya bize o kadar çok başarı hikayesi izletti ki artık bunları duymak bizi biraz yormaya ve sıkmaya başladı sanırım.
-        Kendi hikayenizi anlatmak yerine katılımcıların hikayelerini dinlemek bağ kurmak için güzel bir adım olacaktır.
-        Kendinizi değiştirmekten bahsetmiyorum ama katılımcılar ile ortak bir kesişim kümesi bulmanın faydasını gördüm. Tüm katılımcıların ortak izlediği bir filmden bile bahsetmek bazı buzları kırıyor. Bu sebeple farklı müzikler, farklı filmler izlemek cebinizde bir birikim yaratacaktır. Bir katılımcı grubu ile TheBeatles konuşurken diğer katılımcı grubu ile Mahsuni Şerif konuşabilmeniz gibi. Geçtiğimiz günlerde direktörüm ile tırnak güçlendiricisi üzerine konuşabildiğim gibi. Bunu yapmacık bir yapı olarak değil ortak bir bağ ile iletişim kurabilme gücü olarak görmelisiniz. Kütüphanenizin dolu olması daima iyidir.
-        Katılımcılarınızın gözünden görebilmek benim için en değerli anlatıcılık aşamalarından bir tanesi. Yeni çocuğu olmuş ve geceyi uykusuzca geçiren bir katılımcınızı sabah 09.00’da eğitime davet etmek kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Bu sebeple katılımcı grubunuzu önceden tanımak, ihtiyaçlarını gözlemlemek sizleri daima ileriye taşıyacaktır. Eğitim sınıfındaki diyabet rahatsızlığı olan bir katılımcınıza salondaki sağlıksız kurabiyeler yerine sağlıklı atıştırmalıklar hediye ettiğinizi düşünün ya da bu ay doğum günü olanlar için sunumunuza bir sayfa eklediğinizi.
İşte şimdi onları düşünen, onlardan birisiniz..
Kalabalığın bir parçası oldunuz.
Buradaki yazılar yazarların görüşleri olup TEGEP’in resmi görüşü değildir. Reklam içerikli yazılara yer verilmez. TEGEP Gizlilik Politikasına buradan ulaşabilirsiniz.