Anlatıcının Yolculuğu 5!
Kairos’u Yakalamak
Hadi hatırlayalım,
“Bir rüyam var. Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. “Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.” Luther King’in bu sözünü hatırladınız mı?
Kimilerimizin aklında o film sahnesi canlandı bile. Tamam hadi daha yakına bakalım;
“Yine Söylüyorum: Kazanacaksınız. Kazanmak İçin Uğraşacaksınız. Ama Netice Ne Olursa Olsun, Siz Benim Gönlümde Hep Kazandınız, Hep Şampiyonsunuz ve Öyle Kalacaksınız. Allah Yardımcınız Olsun.”
Tanıdık geldi mi? 17 Mayıs 2000 yılı. Arsenal ve Galatasaray UEFA final maçı soyunma odası. Sözler Fatih Terim’e ait.
İşte Kairos tam olarak da bu. Merak ettiniz mi? Hadi yakından bakalım.
Kronos Yunan mitolojisinde zaman tanrısı olarak biliniyor. Buradaki zaman hepimizin ortak anlamlandırdığı akıp giden terimsel bir zaman anlamında.
Kaynaklarda bir de omuzlarında ve ayaklarına kanatları olan, çok hızlı hareket ettiği için bir türlü yakalanamayan Kairos’u görüyoruz. Kairos fırsat tanrısı olarak biliniyor. Sanırım fırsatı yakalamak terimi de buradan geliyor.
Bu mitolojik terimi eğitim ve anlatıcılık alanında da doğru zaman, uygun ifade ve anlatı dengesi olarak isimlendirebiliriz.
Fatih Terim’in konuşmasını düşünün. O konuşmayı her maçta yapsaydı ya da önlerinde UEFA gibi bir hedef varken bir lig maçında söyleseydi sizce de bu kadar anlamlı olur muydu?
Ya da yıllar sonra bile bu sözleri hatırlar mıydık?
Anlatı içerisinde Kairos’u yakalamak yani cümlelerin kişiler için en etkileyici zamanını yakalamak için birinci basamak karşınızdaki insanları iyi tanımak olacaktır. Onlar hakkında derinlemesine düşünmelisiniz. Tanımadığınız bir kitleye anlatı yapmak oldukça zordur. Tamam her seminer, her eğitim öncesi katılımcılarla kahve için demiyorum ama onların hayat biçimlerini, yaşayış özelliklerini ve kaygılarını iyi analiz edebilirsiniz.
Üniversite topluluğundaki bir öğrencinin, şirketteki maaşından mutsuz beyaz yakalı çalışanın, evdeki eşinizin hepsinin hayattaki kaygıları ve beklentileri farklı. Bu beklentilere göre anlatınızı güçlendirip Kairos etkisini yaratabilirsiniz.
Hedef kitlenizin beklenti ve kültürlerine göre ‘’Şimdi bu mesaj için doğru zaman mı?’’ sorusunu kendinize sormanız büyük önem taşıyor. En doğru cevabı siz vereceksiniz. Anlatı çalışmanın hedef kitlenizin anlık tepkilerine göre değişebilir buna hazırlıklı olmalısınız.
Analitik bir yöneticinizle yapacağınız toplantıda anlatımızın süresini de dengede tutmak Kairos kavramı içerisindedir. Kairos’u sadece bir fırsat teriminden çok dengede tutulan fırsat olarak adlandırabiliriz. Kairos’u dinamik bir kavram olarak düşünmeliyiz örneğin anlatınızın süresi uzadığında insanların yüzlerine baktığınızı düşünün. Her cümleniz yüzleri daha da asıyor ise işte Kairos’un dengesini kaybediyorsunuz demektir.
Konuşmanın içeriği kadar zaman da oldukça değerli bir kavram anlatı esnasında. Hedef kitlenizin tam olarak o anda neye ihtiyacı olduğunu iyi gözlemlemeniz aynı değeri taşıyor. M.L King ya da Fatih terim örneklerinden daha öte bir örnek daha vermek isterim. Kairos’un doğru zaman kavramına en etkili örnek olarak görebiliriz.
“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum…” Mustafa Kemal Atatürk – Çanakkale
Doğru zamanda söylenen ve asla unutulmayan bir iz…
Bu etkiyi iş hayatında anlatılarınızda yaşattığınızı düşünün.
Anlatıcının yolculuğu serisinin beşinci yazısının sonuna geldik.